31 Temmuz 2012 Salı

Pazar Günü Mutlulukları ...

Ben sıcaklardan dolayı kendimi eve kapatınca, sağolsun arkadaşlarım bana geldi. Elleride boş gelmemişler tatilden banada mutluluk getirmişler :) Çok teşekkürler tekrar kızlar..


Bozcaada şarabı bayramdan sonra güzel bir ortamda belki bir kutlamada içilecek..


 Biraz bulanık çıkmış foto ama, bakarmısınız magnetin şekerliğine :)


Bu şirin notluk ta cunda'dan. Ben cunda hayranıyım, Allah inşallah bu evin gerçeğini nasip eder tez zamanda ...(sadece bana değil isteyen herkeze) :))

27 Temmuz 2012 Cuma

ZAMANE KAHVESİ...

Zamane Kahvesi'ne ikinci gidişimdi geçen hafta. Daha öncede gitmiş buralara yolum düşerse mutlaka gelmeliyim demiştim. Yemekleri lezzetli, personeli ilgili, mekan ferah, konumda sessiz ve huzurlu olunca hiç kalkmak istemedik. Bağdat caddesinde olmasına rağmen, caddeye sıfır değilde biraz içerde olması benim daha çok hoşuma gitti açıkçası, çünki o karmaşadan uzaktaydı. İlk gittiğimde cadde üstünde aramış bulamamıştım, tabelasını görünce bulabilmiştim. Bağdat Caddesi 403 numarada olan zamane kahvesine yolunuz düşerse gün tabağından yemeyi unutmayın. Çocukken annelerimizin misafirlere hazırladığı mamaları özlüyorsanız hasret giderebilirsiniz ..:))
Ha bide unutmadan nişantaşı ve ankarada da şubeleri varmış bilginize :))










26 Temmuz 2012 Perşembe

yummm olsada yesek ...


Mc dondurmalı vişneli tatlı, ahh olsada yesek şimdi, ama kalori almasak kilo yapmasak ...:)

Okudum, Bitirdim.. Gelsin yeni kitaplar..


Biraz uzun sürdü ama sonunda Gizemli Benedict Derneği'ni bitirdim. Güzel bir kitaptı, sıkılmadan takılmadan okudum. Uzun sürmesinin nedeni hem kitap kalındı hemde ben bi türlü okumaya fırsat bulamadım. Kitapta en hoşuma giden şey ise, kitabın küçük bölümlerden oluşmasıydı. Yani her elime aldığımda en az bir bölüm okuyup öyle bıraktım. Böylece uzun süre okumasamda konu dağılmamış oldu. Bu kitap daha çok gençlik edebiyatı kulvarında olsada ben bir yetişkin olarak heyecanla ve severek okudum. Zaten oldum olası bu tarz kitapları aşk romanlarına tercih ederim. Hem daha eğlenceli hem daha gerçekçi :))

25 Temmuz 2012 Çarşamba

KIRK AMBAR ...

Beşiktaşa ne zaman yolum düşse çarşı içindeki bir pasajda yer alan "Kırk Ambar" aktarına uğrarım mutlaka. Dükkanın sevimli olmasının ve güzel kokmasının yanı sıra ürünlerin doğallığı ve tazeliği çok uzaklardan bile müşteri çekmekte. Ben en son ziyaretimde (geçen hafta) aşağıda gördüklerinizi aldım. Yeşil çay sertifikalı organik bir ürün, cam şişedeki ise saç bakım yağı, aktarın sahipleri özel karıştrdıkları yağlardan hazırlamışlar. Birde fıstıklı yine katkısız hazırlanmış bir bar aldım atıştırmalık. Şu anda hem bu postu yazıyor, hemde aşağıda gördüğünüz yeşil çayı yudumluyorum. Sizlerde doğal organik ürün arayışında iseniz size "Kırk Ambar" ı tavsiye ederim. Üstelik online satışlarıda var. Hepinize, hepimize sağlıklı günler...

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Güzel Şehrin Mutsuz İnsanları...

Herkeze merhaba,
Bir haftalık iznim bitti, bu sabah yine işimin başındayım. Sabah otobüsle işe gelirken insanları gözlemledim. Otobüsün durduğu her durakta ve yol kenarlarında gördüğüm insanların yüzlerinde birşey dikkatimi çekti. "Mutsuzluk" evet dikkatimi çeken şey buydu, insanlar mutsuzdu. Herkezin yüzü asık halsiz ve bitkindi. İstanbulda yaşamayanlar belkide niye mutsuzlar o kadar güzel bir şehirde yaşıyorlar derken, İstanbulda yaşayanlar bunun sebebini az çok hafızalarında canlandırabilirler. İstanbulda yaşamak, hayata tutunmak zordur. Sabahın köründe (heleki bu köprü tamiri olan günlerde) yollara düşmek, otobüs minibüs ve metrobüs duraklarında kalabalıkla boğuşmak, yeşil ışıkta yaya olarak karşıya geçerken bile şehadet getirmek, işyerinde bi dünya işle ve insanla boğuşmak, aynı trafiği, birbirine saygısı yada tahammülü kalmamış insanlarla akşam tekrar çekmek, ve en nihayetinde kazaya tacize kapkaça uğramadan eve varmak ve buna şükretmek. Komşuluğun eski türk filmlerinde kaldığı, insanların bencillikte zirve yapıp birbirini çıldırttığı mahallelerde sokaklarda insan olmaya ve hayatta kalmaya çalışmak...


Velhasıl İstanbulda yaşamak çoğu zaman İstanbul kadar güzel olmasada, bu yedi tepeli şehrin insanda güzel duygular anılar yarattığıda bir gerçek. Pier Loti'den haliçe bakmak, bebekte üç beş tur atmak, İstiklalde ıslak hamburger yemek, Beşiktaştan vapura binmek...Şehrin suçu günahı yok, asıl mesele burada yaşayan insanları düzeltmek...

13 Temmuz 2012 Cuma

Bir Haftalık Ara, Tatil Değil Mola :)

Bir haftalık izne çıkıyorum bu akşamdan itibaren. Ama henüz tatile gidemiyorum, eylülde bir haftam daha var kısmetse o zaman gidicem. Önümüzdeki hafta İstanbulda yapmam gereken işlerim var onlarla ilgilenicem zaman kalırsada biraz gezip kafa dağıtıcam. Yani yedi tepeli şehrin her tepesinde olabilirim sanırım :)) Şimdilik hoşçakalın ...


Not: Resmi assos ta çekmiştim, tatile gidemeyince resimlere sardım bu aralar :))

12 Temmuz 2012 Perşembe

Tatlı Mutluluk ...

Sevgili blogger lardan Unicorn'un Daily Happiness diye bir bölümü var. Oraya gün içinde kendisini mutlu eden ufak şeyleri yazıyor. Bende dün ufak ama beni mutlu eden şey neydi şöyle bir düşündüm. Ve buldummm, resmi aşağıda :) 

İşyerindeki arkadaşımla yine bir tatlı krizi savaşımızda yenildik :) Bikini kum güneş, yok efenim iş merkezimizdeki ince siluetli bedenlerini salına salına yanımızdan önümüzden geçen hatunlar..hiçbiri engel olamadı o leziz krema meyva kek kombinasyonlarının ağzımızda erimesine :))

10 Temmuz 2012 Salı

Bakırköy Cumartesi Pazarı...

Uzun zamandır bakırköy pazarına gitmek istiyorduk ki nihayet geçtiğimiz c.tesi bi cesaret gidiverdik. Sabah sekizde kalktık düştük yollara, sandık ki pazar boş olacak bize kalacak :) malesef sabahın dokuzunda bile pazar kalabalıktı. Vee felaket bir sıcak vardı, eridik bittik resmen. Sonra eve gelince açlık bi yandan sıcak bi yandan yorgunluk bi yandan vurduğundan annemle karşılıklı koltuklarda öylece yattık bi süre. Bi yandan da konuştuk dedik ki hangi erkek sabahın köründe kalkıp ağzına bi lokma bişey atmadan bu sıcakta pazara gidip çul çaput peşinde koşar diye :)) Velhasıl aklımızdaydı, gerçeğe döktük, aldık bişiler.. benim aldıklarım aşağıda buyrun bakın bakalım değermiydi sizce bunca eziyete :))


Bu süslü atletler tanesi 5-tl


Güllü pijama 5-tl, Leopar desenli 3,50-tl


Penye şortlar tanesi 2,50-tl


Puantiyeli tshirt 5-tl


Penye elbise 5-tl  (elbise çok geniş çıkmış resimde valla bu kadar kilolu değilim :))


Bu ağzı fermuarlı ince naylon çanta 1,50-tl (plajda kremleri falan koymak için aldım)


Fiyonklu küpeler tanesi 1-tl, diğer küçük küpelerin tanesi 50-kuruş, tokada 1-tl
(benim leopar yaşım gelmiş anlaşılan baksanıza :))


Kuğulu yumurtalıkların tanesi 1-tl
(Ay bunlara ne mutlu oldum ne sevindim anlatamam:))


Vee son olarak minik yeğenime pijama takımı 10-tl
(En pahalı alışveriş onunki olmuş yaa :))

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Ne İzledim ?


LEAP YEAR (Bizimkiler Aşka Yolculuk diye çevirmişler :))

Kardiyolog olan sevgilisinden bir türlü evlilik teklifi alamayan Anna, bir İrlanda geleneğini öğrenir. İrlanda da kadınlar 29 şubatta erkeklere evlilik teklif edebilmektedir. Bir tıp kongresi için İrlanda da olan sevgilisine evlilik teklif etmek için yollara düşen Anna, dört yıl daha beklememek için acele etmek zorundadır. Çünki 29 şubata birkaç gün kalmıştır ve Dublin'e ulaşması sandığı kadar kolay olmayacaktır..

Not : Film romantik komedinin dibidir :))

6 Temmuz 2012 Cuma

Kalemlerim...

İşyerimizdeki bir arkadaşımıza doğum günü hediyesi almak için yakındaki bir avm ye gittik öğle arasında. Ben her zamanki gibi D&R görünce uğramadan geçemedim, girdim bakındım ve bu cicileri aldım. O andan sonra avm ye niye geldiğimin bir önemi kalmadı benim için ben cici bişeylere sahip olmuştum bile :))



Bu fosforlu kalemlerin diğerleri gibi kalın değilde ince oluşu cezbetti beni. Kitap okurken yada moleskine e bişeyler yazar çizerken işe yarar ve daha kullanışlı olur diye düşündüm..


Bu pilot kalemlerinde silinebilir olması hoşuma gitti. Kalemlerin arkasındaki şu kristale benzeyen kısım yazıyı siliyor..

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Kahvesiz Günler...


Sağlık problemimden dolayı kahve içmeyi azalttım, haftada bir kez falan içiyorum. Dün akşam kuzenimle Starbucks'a gittik. Resimdede görüldüğü üzre kendisi Caramel Macchiato ve Ahududulu Cheesecake yerken, bendeniz soda ve kepekli minnak bir kurabiyeyle yetindim. Ama kahvesiz starbucks hiç çekilmiyormuş onu anladım :) Hani nasıl desem kahvesiz starbucks, yoğurtsuz iskender, balsız kaymak, ayransız çiğköfte, kolasız pizza, çikolatasız free shop'tan çıkmak kadar manasız ve eksik kaldı .. :) 

3 Temmuz 2012 Salı

Arkadaş...


Üzülürsün teselli bulmak istersin ararsın, sevinirsin mutluluğunu paylaşmak istersin ararsın, işin içinden çıkamadığın zamanlarda akıl almak istersin ararsın, tatil planlamak istersin ararsın, kafa dağıtmak, omzunda ağlamak, birini çekiştirmek, alışveriş yapmak, keyif yapmak istersin ararsın..
Gerçektende,
Arkadaşlar Tanrının bize vermeyi unuttuğu kardeşlerimizdir..
İyiki varsınız, hepinizi çok seviyorum canım arkadaşlarım....

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Neler İzledim ?

THE WOMAN IN BLACK (SİYAHLI KADIN)
Daniel Radcliffe'in Harry Potter dan sonraki ilk filmi olması dışında pek cazip bir yanı olmayan, korku gerilim türünde vasat kalan bir film olmuş bence. İzlenebilir fakat arşivlenecek ve tekrar tekrar izlenecek bir film olduğunu düşünmüyorum açıkcası..


 Genç Avukat Arthur Kipps, iş için bir kasabaya gönderilir. Bu kasabadaki Eel Marsh Malikanesine gitmek ve evdeki bütün evrakları toplamak olan görevini yapması oldukça zor görünüyordur. Heleki kasabalı onu kasabalarında istemezken..



 REAL STEEL (ÇELİK YUMRUKLAR)
Bilim-Kurgu Fantastik film dalında (ben bu katagoriye koydum filmi :P) bence başarılı eğlenceli heyecanlı ve duygusal bir yanıda olan güzel bir filmdi. Yada siyahlı kadından sonra izlediğim için bana çok güzel geldi bilemiyorum :) Yok ama hakkını yemiyeyim gerçekten çok hoş bir filmdi. :)


Boks sporunun artık insanlar arasında değilde robotlar arasında yapıldığı yakın bir gelecekte, rekabet acımasızdır..



PERA PALAS'TA ÇAY SAATİ ...

    Merhabaaaa uzun bir aradan sonra blog okuyan canım insanlar :) Geçtiğimiz haftasonu çok özel bir gün geçirdim tarihi Pera Palas Oteld...