29 Kasım 2016 Salı

İŞ HAYATINA BİR GÜNLÜK ARA ..

Merhaba güzel insanlar, geçenlerde hafta içi bir gün kafa izni yaptım. Pek sık olmasada arada yaparım böyle, hafta içi bi İstanbul'u dolanayım derim :) Sabah bir iki saat daha fazla uyumanın zevki ile güzel bir kahvaltı, ardından hafta içi yapmaya pek zaman bulamadığım güzel bir makyaj, sonraa sokak seni çağırıyooooo :))


Sur kapısına yeniçeri dikmişler ilk defa gördüm hoş olmuş, bi fotosunu alırım o zaman


Genç kızlık zamanlarımda bol bol gittiğim fındıkzade, hey gidi günler heyy kocadık be :)


Otobüste şaşkınlıkla boş koltuklara bakan ben, hafta içi işe gidip gelirken görmek hayal :)


Unkapanı tarihi su kemeri, bence İstanbul'un simgelerinden biri ve çok güzel..


Karaköy'den ucunu gördüğüm galata kulesi, kuleye çıkmışlığımda var zamanında :)


Güzel arkadaşım gökçe ile buluşuyorum sonunda ve beni çok güzel bi kafeye götürüyor. Yerini yanlış hatırlamıyorsam akaretlerden yukarı maçka yokuşunun başı, nasıl anlattım ama :P Kafenin adı minoa, çok hoş sevimli bi yer, çalışanlar hiç alışık olmadığım kadar sıcak ve kibar 


Kafe aynı zamanda bir kitapçı, ülkemizde bu konsepte çok yer görmediğimden epey hoşuma gitti


En sevdiğim şey, kitapların içinde kaybolmak..


Nişantaşında bir butik, öyle şirinki sanki paristeyiz deyip hayal kuruyoruz :) gerçi gökçe bir ay önce gerçektende paristeydi


İstiklal caddesinde kiliseye giriyoruz, ben yılbaşı süslemeleri yapılmışmı görmek istiyorum ama ne yazık ki henüz bi hazırlık yok, yılbaşından önce yine bi bakarım :)


Kiliseye girince içime bi ürperti doğuyor, karamsar bi havası var, bizim camilerimiz gibi ışıl ışıl değil ondan heralde.. 


Mum yakıp, dua eden insanları izliyorum...


Beyoğlu'nda bir çikolatacı e normal tabi nede olsa buranın çikolatası meşhur. Offf cennet resmen hepsini ağzıma doluşturmak istiyorum :)))


Tramvay şeklinde çikolata kutularına bayıldım, e aldım tabi bi tane sorulurmu benden bahsediyoruz abur cubur canavarı :)))


Sonra gökçe beni başka bi yere götürüyor, alman kitapevi. Ne yazık ki hafta içi olmasına rağmen yer bulamıyoruz sadece bakınıp çıkıyoruz :(


Bizde ikimizinde sevdiği başka bi mekana parole'ye gidiyoruz, ben yemeği yiyip öyle resim çekiyorum :) şaşkın blogger :P

Şimdilik hoşçakalın...

21 Kasım 2016 Pazartesi

Grand Hotel De Londres (Büyük Londra Oteli)

   Herkese merhaba yeniden, nasılsınız ? hala blog okuyorsunuz dimi :)) Aman bırakmayalım ilk göz ağrımız bloglarımızı .. Geçen hafta arkadaşım gökçe ile buluştuk, orası burası derken yolumuz Beyoğlu'na düştü. Gezdik dolandık, bişeyler içmek için yer bakınırken çok güzel bir binanın önünde bulduk kendimizi. Bu güzel bina bir oteldi ama belki kafesi vardır diyerekten ama çoğu meraktan (içerisini görmek için) daldık içeriye :) Resepsiyonda çok ılımlı tatlı bi insan vardı, yani yüz bulmasaydık ben bu kadar fotoğrafı çekemezdim zaten :) Kafeniz varmı açıkmı derken çat çat fotoğraf çekmeye başladım bile ben :) Sonra asansöre bindik terasın bir alt katında indik, etrafta kimsecikler yoktu bakındık durduk hayranlıkla, aman Allahım sanki yüz yıl öncesinde gibiydik . Hayran kaldık bayıldık zaman yolcusu olmak istedik, oracıkta sıkışıp kalmak doya doya eskiyi yaşamak istedik. Sonunda ha gayret terasa çıktık ama kimsecikler yoktu heryer ıslaktı ve pek servis alamıycağımızı düşünüp geri döndük. Ama olsun yinede ben çok mutlu oldum, harika bir keşif yapmış bulundum, o atmosferi kısacık ta olsa yaşamış oldum. Havalar ısınınca tekrar bi bakıcaz kafesine aklımıza yazdık :) Buyrun bakalım aşağıda Büyük Londra Oteli ...





















7 Kasım 2016 Pazartesi

Bi kutu mutluluk :)

Yeniden merhaba, küçük ama mutluluk verici bir alışveriş hikayesi bu :) Eminim bir çoğunuz bi kutu mutluluk olayına aşinasınız, bende aşinaydım ama ilk defa alışveriş yaptım bu siteden. Siteye girerken aslında amacım aşağıda göreceğiniz rozeti almaktı fakat elli lira üzeri kargo bedava olunca bikaç bişey daha attım sepete :) İradesizz ... buyrun benim :P


Kutu bikere çok şık güzel ve ürünler güzel paketlenmiş, beğendim. Şuraya bi baş parmak havaya okey işareti koyduğumu varsayın :)


Kutuyu açtığımda içide böyleydi, bayılırım pörşimen kağıdı mı denir ne denir bu incecik şıkır şıkır paket kağıtlarına..


Yarın öbürgün aylak kalırda hobi mobi işlerine dalarsam (büyük hayal) lazım olur diyerekten bu kavanoz etiketlerini aldım :)


Hah işte asıl amaç bu rozeti almaktı, zira kendisine bayıldım
 kalp kalp kalp ben :)


Evde zibilyon tane kahve kupası var ama olsun mottolu kupalar iyidir. :)


Kupanın diğer yüzüde böyle gözüküyor, ayy ne cici bi kız dimi aynı sahibi :P


Son olarakta bu teki tekir teki bekir (ananemin dilinde ikisi birbirinden farklı demek) bu çorapları aldım, zira evde ağzına kadar dolu bi çorap çekmecesi hiç yok :))

Neyse sevgili okur, benim minik mutluluk kutum böyleydi, hem kendimi iğneledim hemde umarım sizi eğlendirdim, bir başka post ta buluşmak dileği ile şen ve esen kalın efenim ..

13 Ekim 2016 Perşembe

Bir oje tavsiyeside benden ...


Son zamanlarda pek oje alışverişi yapmasamda, youtuber arkadaşlarda görüp canımın çektiği şöyle koyu gri fümemsi bir oje aldım geçenlerde. Resimde rengi tam olarak belli olmuyor hatta gece elimde görenler bordomu o dediler :) Ama kesinlikle borda değil, kopkoyu bir gri koyu bir füme değişik ışık altında ise kahverengi bile duran bir oje bu. H&M e yolunuz düştüğünde bi bakınız derim ben


Ojenin numarası sanırım bu :) başka bi isim bi numara göremedim çünkü ben


Benim tırnaklarım pek güzel değil kısa ve küttür, sizlerde daha güzel durabilir yani


Ojenin üstüne bu yukarda gördüğünüz essence markasına ait kurutucu damladan kullandım.


İkisi güzel bir ikili oldu, bugün ojenin ikinci günü tırnağımda ve hiç bi dökülme soyulma olmadı

Sevgiler ..:)

4 Ekim 2016 Salı

Merhabaaaa :)

Merhaba beni hala takip eden güzel insanlar :))
Nasılsınız bakalım, ben eh idare eder diyorum kendim için. Uzuuun ama epey uzun bir aradan sonra birden bi yazma hevesi geldi bana. Oturup bekledim geçer diye ama yok geçmedi :) bende yazayım dedim. Daha doğrusu blogtan uzak kaldığım zamanlarımı bol fotoğraflı bi anlatayım dedim. Hadi başlayalım ...




Bu yılın başında ocak ayı sonlarında tam onbeş yıl çalıştığım işimden ayrıldım. Daha doğrusu ayrılmak zorunda kaldım, detaya girmiycem çünkü hala atlatabilmiş değilim şoku. Parmağı olanların parmağı kırılsın, gözü olanların gözü çıksın deyip gerisini yaradana havale ediyorum :)


Çok değil işten ayrıldıktan onbeş gün sonra bi iş teklifi aldım kabul edip işe başladım. Tamda o sıralarda moral olsun diye bi haftasonu günü birlik Edirne'ye gittik. Kendimi şımartmak ve mutlu hissetmek adına bakınız üstteki fotoğrafa macun bile yedim :) 


Arkadaşlarımla buluşup bol bol sohbet edip avm lerde dolandım. Malum kıştı o zamanlar :) Bu yukarda gördüğünüz sehpaya bayıldım bayıldım halen aklımda..


Yeni işyerimi sevme çalışmaları, kendimi kahveyle kandırmalar falan filan :)


Yakın arkadaşlarımdan biri Amerika'ya gitti iş için, e beni unuturmu ciciler almış bana. Moral verdi sağolsun siboşum. Siboşum falan diyorum ama hatun doçent oldu akademide, boyundan büyük ünvanı var helal olsun ...


Tamda kendime uygun kupayı buldum, bi ara hep iş iş iş ti hayatım. Höfff her sabah bugün istifa ediyorum diyerek geldim işe, ama sekiz aydır burdayım :)) Nasıldı o rihanna nın şarkısı work work work work work :))


Kahveler kesmeyince beni bu yazın sıcaklarında soğuk kahveyede başladım. Tabi verdiğim tüm kiloları tastamam geri aldım :P


Kimi zaman yeni işyerimin camından dışarı bakıp düşüncelere daldım, ölçtüm biçtim tarttım ama hayatımda hiçbişeyide değiştirmedim :) Sadece düşündüm yani :P


Moral olsun diye ara sıra küçük mutluluklar aldım kendime. Kırtasiye candır ben kalp kırtasiye :)



Bir iki kere tuzla marina ya gittim. Çok sevdim oraları sanki şehir dışında gibi hissettim.


Güzel kahveler içtim ...


Kimi zaman güzel bir kırmızı şarap...


Bazense çok alakasız bişey :)


Doğum günümde güzel geçti çok şükür, hatırlayan arayan soran herkese sonsuz teşekkürler..


Kırtasiye stoğumdan kıyıp kullanmak için biraz ürün ayırdım :)



Kurban bayramında böyle nehir kıyısında sessiz sakin bir yere tatile gittim.


Ördek çok severim ben, bu şapşikleri görünce yapıştım :)


Şirince yi merak ediyordum gittim gördüm, çok kalabalıktı ama ...


Şu eve göz koydum, keşke benim olsaaaa :)


Ege nin meşhur kabak çiçeği dolması, hatırladığım kadar güzel gelmedi tadı nedense ?





Arkadaşlarla buluşup kaynatmanın tatlı bişeyler yemenin tadına doyum olmuyor..


Siboşumun yeni yaşını hayırladık, yirmibeş mi ne oldu :P :)))

İşte böyle sevgili günlük aylar böyle akıp gitti, umarım artık daha sık yazarım sizlerde okursanız ne mutlu bana :) Hoşçakalın şimdilik muck..

PERA PALAS'TA ÇAY SAATİ ...

    Merhabaaaa uzun bir aradan sonra blog okuyan canım insanlar :) Geçtiğimiz haftasonu çok özel bir gün geçirdim tarihi Pera Palas Oteld...